KALDIĞIMIZ YERDEN…

KALDIĞIMIZ YERDEN…
Evet,
Seminerlerin ardından çok, çoook önemli gördüğümüz bazı konular üzerinde durmayı, herkese anlatmayı çok önemli bir görev olarak kendimize addediyoruz!
Çünkü mevzu bahis olan öğrencilerimiz, çocuklarımız yani geleceğimiz…
Bu yüzden doğru olanı annelere, babalara, yetkililere durmadan, usanmadan ayaklarına gidip anlatacağız…
Israrla ne diyor anne ve babalar!
-Mutlaka fen lisesini yada şu okulu kazanacaksın!
Eee sonra…
-Sonrasında da Tıpı, bazı mühendislikleri, hukuğu kazanacaksın!?
Daha sonra…
-İki ayağın üzerinde duracaksın. Çoook para kazanacaksın ve ömür boyu yaşayacaksın…
Acaba gerçekten öyle mi?
Bu acımasız yarışta kazananlar. Hadi yaşadı diyelim!
-Ama ne kadarı?
Bir okulu bitiren öğrencilerin sayısı nerede ise ortalaması yüzelli.
Olmaz da,
Hadi bunun içinden on kişi yada yirmi kişi tıpı, üç beşi de diğer istenenleri kazandı. Yaşamayı hak ettiler! Diyelim.
Ya oraları kazanmayanlar. Esas çoğunluk…
Yani yüzden fazla çocuğumuzun yaşamaya hakkı yok mu? Bunlar ölsün mü!
“Altta kalanın canı çıksın!” öyle mi dersiniz!
-Sen tıpı, hukuğu kazanacaksın! Dedin mi…
Başka çıkar yol kalmıyor!
Bu anlayış,
İnsanın yani çocukların yaşam alanını iyice daraltır?
Oysa,
“Herşey para demek yada sadece para kazanmayı doktorluk ta, hukukta bilmek ve en önemlisi de mutluluk sadece parayla olur!” Demek. Bize göre çok yanlış çoook.
Yaaa kardeşim, paradan daha önemli insanı mutlu edebilecek daha da öncül olan bazı etkenlerde var.
Bunların en başında; Aile mefhumu diye birşey var!
Ömür boyu birlikte olduğun eşin, çocukların hele hele torunların ve diğer akrabaların var ya…
İnanın, dünyalara değişilmez…
Milyarlarin olsa sadece hanımınla yaşadığın, cocuklarinla beraber yaşadığın mutluluğun binde birini veremez!
Tek para, insanı mutlu etmez de…
Bazen mutlu olmasına birazcik yardımcı olan küçücük bir etken olabilir!
-O zaman niye sadece Tıp Fakültesi yada hukuk olsun!?
Ya da,
Doktorluk, avukatlık sanki can simidi gibi niye tek çare olarak görülsün?
Oysa gençlerimizin önünde daha binlerce seçenek onları bekliyor!
Biz seminerlerde,
Herkes kabiliyetine kendi isteğine göre sevip, mutlu olabileceğine inandığı bir seçimi kendisi yapsın ve kendini hata hazırlasın diyoruz.
Yanlış mı?
Tabiki hayır…
İşte o zaman gençlerimizin morali, pisikolojisi, çalışma azmi daha iyi ve büyük bir çoğunluğunun da mutlu olabilmesi için uğraşıyoruz.
Öğrencilerimiz ve öğrenci velilerimiz, ebeveynler bizi çok iyi anladılar…
Birde diğerlerine anlatabilirsek…
O zaman içimiz rahat ve huzurlu olacak…
Bundan sonra, kaldığımız yerden yine devam edeceğiz…










